20 Nisan 2017 Perşembe

Kafa açılır, görüş alınır..

Kendimize benzer olanla birlikte yaşamak kolaydır. Kendimize benzemesinden bağımsız olarak, açık bir zihinle birlikte yaşamak çok daha kolaydır. İlkinde bazı zaman gelir, konuşmana gerek bile kalmaz; ikincisinde ise bir sürü sorun senin konuşmana gerek olmaksızın hazır çözülmüş olarak önüne gelir.

Asıl mücadele alanı, kendimiz gibi olmayana tahammüldür. Bu hem ötekiyle mücadelenin gerçekleştiği bir özerklik elde etme, hem de kendimizle mücadelenin gerçekleştiği bir kişisel gelişim alanıdır. Ötekiyle girilen mücadele, yaşamımızın sınırlarını çizmemize imkan ve ihtimal verir.

Şunu da unutmamak gerekir ki mücadele edenin mutlaka hakkını elde edeceğinin garantisi yoktur. Ama hiç mücadele etmemiş olan asla başaramayacaktır.

İnsanın Alacası İçinde..

Her insanın içinde, derecesi değişmekle birlikte karanlık bir taraf aynı şekilde hep toplumun da içinde yine derecesi değişmekle birlikte karanlık bir taraf vardır. Hiçbir insan kişilik düzeyinde kendinden her türlü kusurdan arınmış olmadığı gibi, hiçbir insan toplumu da etik, estetik ve politik olarak kusursuz değerlerle donanmış değildir. 




Yaşadığımız döneme ve karşılaştığım insanlara bakınca, içimdeki deli, "tanıdığın insanların bazıları, toplumda giderek yoğunlaşan ve yaygınlaşan karanlığı, kendi içlerindeki karanlıkla aynı tonda olduğu için gözü kara bir dirençle savunuyor" diyor. O karanlıktan korkuyor, kendim ve sevdiğim karanlığı aydınlığından daha fazla olan insanlar adına endişe ve umutsuzluk taşıyorum.

İşin ilginç yanı, azınlıkta da olsalar da, haklı olanlar daha umutlu ve özgüvenli, haksız olanlarsa, kalabalıklarına rağmen özgüvensiz ve huzursuz.

Anneannem "insanın alacası içinde" derdi. Bugünleri görseydi "ama bunlarınki dışarı vurmuş" diye ekler miydi?