22 Haziran 2021 Salı

Yasaklamak yasaktır ya da dinlemediği müziği gürültü sayanların kusuruna bakılır


Umberto Eco faşizmin göstergelerinin ne olduğunu açıkladığı uzun bir liste yayınlamıştı. O listedeki maddelerden benim ilgimi en çok çeken kültüre ve entelektüel olan her şeye düşmanlık biçiminde özetlenebilecek olan kısımdı.

 

Kendileri ortalama olanlar, olduklarından daha iyi olamayacağını bildikleri için, güzel olan her şeye imrenmek yerine haset ettikleri için, 'öteki'ne ait olduğunu düşündükleri her şeyi cinai bir öfkeyle düşmanlaştırır. 


Olamadıkları her şeyi yasaklayarak, kötüleyerek, yozlaştırarak, nefretin nesnesi haline getirerek aşağı çekerler. Böylece ortalama olan nesnelleşirken, ortalamanın üstünde kalan her şey marjinal, kötü ve değersiz hale gelir. 

Plastik ucube heykelleri, bomboş pop şarkıcılarla kurulmuş vıcık ilişkileri, okunmayan yazarları, nargile kafelerden öteye gitmeyen eğlence anlayışları, otomobil ve apartman dairesi satın almaktan ibaret zenginlik anlayışları, altın varaklı estetikleri, kimsenin izlemediği filmleri, birbirinden çirkin mimari projeleri, betondan başka bir sonucu olmayan kalkınma modelleri bu ortalamanın sonuçlarıdır.

 

Hiç eğlenmemiş, hiç aşık olmamış, hiç içten gülmemiş, hiç dans etmemiş, hiç bir resme içine düşerek bakmamış, hiç bir filme ağlamamış, hiç bir şarkıya içlenmemiş yaşlı adamlar, yaşayamadaıkları ama içten içe kara bir hasetle özendikleri taze, güzel, canlı, neşeli olan her şeyin kendileri gibi solup ölmesini istiyor ve bunun için var güçlüleriyle her şeyi zehirliyor. 

Aile apartmanını yöneten aksi, huysuz, tatminsiz, iktidarsız zabıta emeklisi gibi yoldan geçene, bahçede oynayana, balkonda oturana, evinde müzik dinleyene, neşeyle gülene karışmayı yuvayı korumak sanıyorlar. Oysa ev yanalı çok oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder