7 Temmuz 2022 Perşembe

Giderlerse gitsinler, yola kalanlarla devam ederiz ya da ölsünler yahu!




Düşünen, eğitimli, sorgulayan, merak eden, itiraz eden insanlarının değerini bilmeyen toplumlar başlarına gelen her türlü felakete peşinen razı olmak zorunda kalır. Faşizm eğitimli ve nitelikli insan sevmez; her türlü entelektüel etkinliğe düşmandır. Çünkü doğası kaba ve şiddet yüklüdür.

Siyasi ve mülkî idarenin sistematik olarak başta sağlık çalışanları olmak üzere öğretmenler, subaylar ve dahi polisler gibi kamu görevlileri ya da gazeteciler, avukatlar, mühendisler, eczacılar gibi kamu adına görev yapan meslek gruplarına yönelik, sistematik aşağılama ve hor görme, küçük düşürme ve sindirme tavrı, bu faşist projenin bir ayağıdır. 

Seçmen kitlesinin eğitimsiz, kaba, vasat/vasat altı, lümpen olduğu yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında defalarca tescillendiği mevcut iktidar, kitlesini, kendisi gibi olmayan diğer tüm kitlelere karşı sistamatik olarak bilemekte, düşmanlaştırmakta, kamplaştırmakta ve böylece birarada tutmayı başarmaktadır. Salt oy kaygısıyla başlayan bu toplumsal mühendislik, muhtemelen iktidarın da ön görmediği bir noktaya evrilmiş, hedef olarak en zayıf, savunmasız, mazeretsiz ve bahanesiz toplumsal kategorilerin başını çeken kadınlar (LGBTİ+ bireyleri ve sığınmacıları da ekleyip halkayı genişletebiliriz) ve sağlık çalışanları her bakımdan en çok kaybın yaşandığı topluluklar haline gelmiştir. 


İktidar, açık bir biçimde eğitimli meslek gruplarını, eğitimsiz, sakil, kaba, hoyrat, kötücül, bencil ve hayvani seçmen kitlesinin önüne atmakta, esasen beceriksizliği ve şeytaniliği nedeniyle kendisine yönelmesi gereken öfke ve saldırganlık duygularına karşı bu meslek gruplarını kalkan olarak kullanmakta beis görmemektedir. Saldırganlar, nasıl olsa başlarına bir şey gelmeyeceğini bilmenin özgüveniyle, durumlarda dahli olmayan, yalnızca siyasi iktidarın aldığı kötü, çarpık, bozuk ve akıl dışı kararları uygulamak zorunda kalan korumasız sağlık çalışanlarına yönelmekte zerrece sakınca görmemektedir. Yani eşeği döcemeyen semeri dövmektedir. Böylece hem seçmen kitlesinin öfkesi dindirilmekte hem de eğitimli meslek erbabına sürekli olarak hadleri bildirilmektedir. 


Kadına yönelik erkek şiddeti ve sağlık çalışanlarına yönelik hasta yakını şiddeti vakaları, sosyal medyada gündem olduğu zaman iktidar tarafından işitilmek zorunda kalınmış, birkaç taziye ve baş sağlığı mesajının ötesine gitmeyen bir samimiyetsizlikle geçiştirilmiştir. Zira sonrasında alınan hukuksal kararlar, iktidarın şiddet sorununu çözmek gibi bir niyetinin olmadığını her defasında biz acı çeken ve seçmen kitlesi olmayan çaresiz topluluğun önüne getirip koymuştur.


Uzatmak manasız, bu yaşanan şiddet fırtınasının devamı maalesef gelecek. Bir failin cezalandırılmasından daha fazlasını yani toplumsal barışı, eşitliği ve adaleti getirecek bir iktidar talep etmediğimiz sürece, böyle olacak. 


Taleplerinizi günübirlik değil ömürlük hale getireceğiniz günler dilerim sevgili Orta Dünya halkları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder