Epey bir vakittir sanal alemde, mütemadiyen, 'ego'nun kötü olduğunu, onu denetlememiz gerektiğini, egosuna hakim olamayan insanların kötü, ya da en hafif deyimiyle, budala olduğunu anlatan paylaşımlar görüyorum.. Doğal olarak da kendi bildiğimi sandığım ego kavramı ile insanların çoğunun bildiğini sandığı şu ego kavramı arasındaki makasın açık olduğunu düşünmeye başladım.. Zira, Latince "ben", "kendilik", "benlik" denen ego, neden kötü ve denetim altında tutulması gereken şeytani bir şey olsun ki? Üstelik insan doğası o kadar da kendini sevmek üzerine kuruluyken..
Ego, insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu bir karmaşadır. (karmaşa=kompleks konusu da bir başka açık oturum başlığıdır; kapaparantez)
Adamım Freud, kişilik kuramını geliştirirken, insan psikolojisini, id(alt-ben), ego (ben) ve süper-ego (üst-ben) olarak sınıflandırmıştır. İd, zevk temelli bir istekler ve aşırı ısrarcı temel enerjinin çıkış noktasıdır. Temel ve en ilkel benliktir. Ana kaynağı cinsellik, açlık gibi ihtiyaçların en bencilce doyurulmasıdır. Onun sayesinde yaşamaya devam edecek gücü buluruz.
Süper-ego, toplumsal olanı, Nietzsche'nin ifadesiyle, içimizdeki sürüyü temsil eder. Ne yapıp yapmamamız gerektiğini, doğru ve yanlışın ne olduğunu, ayıp, günah, suç gibi kontrol edici bilinç-dışı mekanizmaların içimizdeki karşılığıdır. O kadar güçlü ve acımasızdır ki, medeniyet denilen şey onun sayesinde inşa edilmiştir.
Ego ise idin bu isteklerini gerçeklikle karşılayan kısımdır. Çeşitli savunma mekanizmaları ile idi kontrol eder. İd ve süper-ego arasındaki dengeleyici katmandır. Temel görevi kişisel güvenlik sağlamak ve idin bazı isteklerine izin vermektir. Ego, gerçekliğin filtresi ve düzenleyicisidir. Bunu da ilkel arzular ve toplumsal kontrol arasında, akışkan bir yalpalamayla sürüp giden libidinal geçişlerle yapar. Yani hem toplumun hem de idin beklentileri arasında helak olarak yapılanır ve yapılanmış olarak kalmaya çalışır.
Buradan yola çıkarak diyebilirim ki: kontrol altında tutulması gereken egonuz değil, budalalığınız, kötü seçimleriniz, cahilliğiniz ya da ego kapasitenizi yeterince kullanmamaktan kaynaklanan bilumum sorunlarınızdır. Çünkü zaten sağlıklı ego, hem dürtüleriniz ve güdülerinizi denetler, hem de bireysel varlığınız ve toplumsal gerçeklik arasındaki dengeyi korur..
Aslında sizin siz olmanızı sağlayan şeyi değil de, mesela, sizi siz olmaktan çıkmanızı isteyen süper-egoyu hedefe alan bir eleştiri anlayışı geliştirmek, daha sağlıklı bir yetişkinlik ve kalıcı iyilik halini mümkün kılacaktır..
Ondandır ki, egonuzu seviniz ve ona sahip çıkınız ve onu koruyunuz ve onu her daim yapılandırıp tamamlayınız....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder